28 Mayıs 2008 Çarşamba

FossurGama Sunar: Trafik Işıkları

Ana caddenin kenarında durmuş umutsuz gözlerle trafiğe bakıyor Celal. Vızır vızır. Sanki kulağının yanından kızışmış bir arı geçiyormuş gibi ses çıkarıyor her araba ve o, trafik lambalarının bulunduğu direğe bakıyor şimdi. Çözüm belli. İlerleyip yanına geliyor ve eli, yayalar için yeşil ışığı devreye sokan düğmeye uzanıyor. Basmasıyla büyük bir gürültü kopuyor. O pantalonu falan yanıp, kıç üstü iki metre geriye düşerken bir füze gibi gökyüzünün maviliğinde uçup gidiyor direk, trafik lambalarını da beraberinde götürerek.
Arabalar da duruyor tabi.

FossurGama Sunar: Kırlangıçlar

Çaybahçesinde oturmuş üçüncü çayını yudumlarken kimbilir kaçıncı kez gözünü kısıp doğruluyor Ahmet bey. Kalkıp ağacın altında tek başına oturan şişman adamın yanına gidiyor ve merakla soruyor: “Affedersiniz, şu kırlangıç, gelip gelip burada kayboluyor. Acaba?..
“Evet yahu,” diyor şişman adam gülerek. “Boynumun altına yuva yaptı kerata, orada yavrularını besliyor.”
Gözlerini pörtleterek eğilip adamın gıdısına sıkıca kurulmuş çamur, tükürük, saman karışımı yuvaya ve içinde küçücük kafalarıyla etrafa bakınan iki yavruya bakıyor Ahmet bey.
Bir şey demek istiyor ama diyemiyor…

23 Mayıs 2008 Cuma

FossurGama Sunar: Futbol Mutbol

Maç çıkışı, amigo Sarı Mahinur, arkasına yüzlerce kişiyi katmış, elindeki megafonla “Bir baba hindi” falan diye bağırtarak yürüyor. Ne dese coşkuyla tekrar ediyor galeyana gelmiş tipler ve o sırada değişik bir fikir geliyor Sarı’nın aklına. “Ulan,” diyor kendi kendine. “Bu herifler, şunu şunu, bunu bunu da tekrar eder mi lan acaba?” Sonra ilk sloganı patlatıyor: “Sosyal Güvenlik Yasası, Sömürü Maşası!” Ve o, köylü, öğrenci, emekçi falan, devam bağırmaya devam ederken, görüyor ki arkadaki kitlenin coşkusunda bir gram bile bir azalma yok. Hatta daha bile fazla çıkıyor sesleri. Böylece hep beraber Taksim’e kadar yürüyüp, copları yiyip, taş ata ata sokak aralarına kaçıp dağılıyorlar ve ilk kez akşam, müthiş bir uyku çekiyorlar, vicdanları tamamen rahatlamış…

21 Mayıs 2008 Çarşamba

FossurGama Sunar: Büfeci

Ara sokakta kimse yok. Cebinden cüzdanını çıkararak yaklaşıyor Murat büfeye. Hemencecik bir sigara almazsa kafayı yiyeceğinden emin. Eğilirken binlerce kez yinelediği soru beyninde hazırolda bekliyor. Fakat soramıyor o. Kağıt para elinde sallanırken, kekeleyerek; tabureye oturmuş, silahı kafasına dayamış, intihar etme hazırlığındaki büfeciye bakıyor ve “Ee şey, pardon!” deyip oradan uzaklaşma telaşına kapılıyor.
İndiriyor büfeci silahı hızla. “Önemli değil bilader, ne vardı?” diye soruyor.
“Şey, öhö, ben bir Winston light alacaktım,” diyebiliyor Murat kurumuş boğazından nasıl çıkarttıysa.
Kalkıp parayı alıyor, sigarayı ve para üstünü uzatıyor adam.
Hızla dönüp uzaklaşıyor Murat. Köşeyi dönene kadar, boncuk boncuk ter akan yüzü kasılmış, bir silah sesi bekliyor ama gelmiyor. Kalabalığa karıştığı ve sigarasını yaktığı anda bir rahatlık çullanıyor üstüne…

17 Mayıs 2008 Cumartesi

FossurGama Sunar: Tuzun Geldiği Nokta

Uzunca bir yemek masası. Ciddi bir toplantı. Zoraki gülümsemeler. Yemekler birer birer konuyor konukların önlerine ve çekiliyor garsonlar hürmetle.
“Tuzu uzatabilir misiniz?” diyor Akol şirketler grubu başkanı Hüdayi Badır.
“Tabi ki,” diyor Yafa yönetim kurulu başkanı Selami Yakar.
Birbirinin aynısı iki baharatlıktan birisini alıp deniyor. Eline akanın tuz olduğunu görünce yanındakine veriyor. O da kendi yanındakine. Ve böylece üç kişiyi daha geçerek Hüseyin beyin eline ulaşıyor tuz. Kavrayıp yemeğin üstüne götürüyor ve dökmeye başlıyor.
Ama o da ne? Dökülen şey tarçın!.
Herkes gülmeye başlıyor.
“Allah Allah, kulaktan kulağa oyununda yaşanan şeyin elden elede de yaşanması ne kadar garip değil mi?” diyor Hüdayi bey kafasını sallayarak.

15 Mayıs 2008 Perşembe

FossurGama Haberler

İstanbul İçin Yeni Trafik Kuralları
İstanbul Belediyesi’nin, Trafik Müdürlüğü’yle ortaklaşa yayınladığı yeni araç kullanma kılavuzunda yazılan enteresan şeyler hem yurtiçinde hem de yurtdışında ilgiyle karşılandı. İşte kurallardan bazıları: Bundan böyle, altmış yaşının üstünde yaşlılar trafiğe anca beş tekerlekli araçla çıkabilecek, renk körlüğü çekenlerin kırmızı ışıkta geçmesi suç sayılmayacak, içkili yakalananlar nas suresini sonuna kadar doğru düzgün okursa ceza almaktan kurtulacak, sürücünün ezdiği kişi sabıkalıysa alınan cezada otomatikman indirime gidilecek, kamyon arkası yazıları diğer sürücüleri eğitici nitelikte olacak vb…
FGH – İstanbul

Kanadalı Bilimadamlarından İnanılmaz Buluş
Kanadalı bilimadamları bildiğimiz boku yenebilir hale getirerek bilim dünyasında küçük çaplı bir infial yarattılar. Tatlı ve tuzlu olmak üzere iki çeşit ve pembe renkte piyasaya sürülmesi düşünülen “Vata” adındaki yiyeceğin alıcısının olup olmayacağı merak konusu.
FGH – Kanada

Kafa Türbanı

Kafaya lazerle dikilen ve asla çıkmayan türbanlar yeni bir moda başlatacak gibi görünüyor. Duşta, yatakta ve her türlü kişisel özgürlük alanında aniden birisinin girmesiyle bozulacak namuslarının garantiye alındığını düşünen dini bütün kadınlar bu buluştan oldukça memnun görünüyor. Aralarından N. T. adlı bayanın söylediği şu söz aslında her şeyi özetliyor: “Ne bilim, mesela örnek misali gömüldük diyelim, o zaman da başımızda olacak türban çok şükür, cennete gönlümüz ferah gidicez, öyle değil mi yani, yalan mı?”
FGH - Ankara

Masaj Koltuğu Dehşeti
Bir gün önce Nermin A. adındaki kadın Kayseri Ankara yolundaki Akyayla Konaklama Tesisleri’ndeki masaj koltuğunun kendisine tecavüz ettiğini iddiasıyla polisleri işletmeye doldurdu. Böyle bir şeyin imkansız olduğunu söyleyen patron Ali S., koltuğunun suçsuzluğunu ispatlamak için tezgahtar Şule B.’yi koltuğa oturtunca herkesin gözleri önünde bir dehşet yaşandı. Koltuğun kenarları kızı sıkıştırmış, alt tarafta beliren sertlik de affedersiniz ama cinsel organına girmeye başlamıştı. Balyozla kırılan koltuğun içine cin girmiş olabileceği düşünülüyor ve polisin nezarethaneye götürdüğü koltukla ilgili mahkemelerin ne karar vereceği belirsizliğini koruyor.
FGH – Kayseri

Canlı Yayın Şoku
İki büyük televizyon kanalı Show TV ve Kanal D mahkemelik oldu. Prof. Dr. Ömer Tal’ın da bu iki güzide kanalımızı dava ettiği olay şöyle gelişti. Show TV’de Ana Haber bültenine çıkarılan Ömer Tal, canlı yayında Kanal D’nin gönderdiği adamlar tarafından kaçırıldı ve apar topar diğer taraftaki canlı yayına çıkarıldı. Bunu protesto eden ve konuşmama kararı alan profesörün, arkasında yere çömelmiş bir cüce tarafından silahla tehdit edildiği de açıkça yayına yansıdı. Kanal D tarafından savunulduğu gibi, yasadaki bir boşluğun izin verdiği bu olayla ilgili mahkemeden olumlu yönde bir karar çıkarsa konuk kaçırmaların olağan hale geleceği düşünülüyor.
FGH - İstanbul

Özel Formanın Nimeti

Malatyaspor’da oynayan Yener Alım’ın, iki hakemi yaktıktan sonra foyası ortaya çıktı. Kumaşta renk oynamasıyla, kendisine sırt numarası değişen özel bir forma yaptıran Y. A. ilk sarı kartı gördükten sonra numarayı değiştirerek ikinci sarı karttan, yani kırmızı karttan kurtulmuş, böylece hakemlerin de kural ihlali yapmasına yol açmıştı. Oyuncusunun arkasında yer alan Malatyaspor, rengin güneş yüzünden aniden değişmesinin şaşılacak bir şey olmadığını savunurken, Federasyon’dan bazı yetkililer, Y.A.’nın iki hafta kadar yedek oturma cezası alması gerektiğini düşünüyor.
FGH – Malatya

Habercinin Cingözü
Köpek adamı değil adam köpeği ısırırsa haber olur, sözünden yola çıkarak Kongo Kırım kanamalı virüsü taşıyan bir keneyi ısıran Adil Y. Adlı beş yıllık gazeteci zehirlendi. Hastanede serum bağlanan A. keneyi yoğurt yedikten sonra ısırdığı için başına bunların geldiğini söyledi.
FGH - Ankara

Peynircide Arbede
Ankara, Sakarya’da bulunan Lezzet Peynircisi’nde arbede yaşandı. Olay mahalline giren Caner B. adlı vatandaş yanındaki kutudan, özel olarak yetiştirildiğini söylediği bir fare çıkararak peynirleri ona denetmek istedi. Buna kesinlikle karşı çıkan ve o pis hayvanı dükkanından hemen çıkartmasını söyleyen peynirci Musa Yetiş’le, isteğinde ısrar eden ve hayvanına hakaret edilmesini içine sindiremeyen Caner bey tekme tokat kavgaya tutuşunca araya diğer esnaf girdi ve Caner beyi bir güzel dövdüler. Götürüldüğü karakolda polisler ve ifade almaya gelen savcı tarafından da tartaklanan Caner bey herkesten, özellikle de medyadan şikayetçi olacağını söyledi. Karakoldaki bir polis ise sokağın başındaki peynirciden on değişik peynir getirttiklerini ve farenin gerçekten de en güzelini seçtiğini söyleyerek Caner beyden herkesin özür dilemesi gerektiğini ifade etti.
FGH – Ankara

FossurGama Sunar: İşe Geç Kalmak!

Sokakta, arabaların arasında durmuş avaz avaz bağırıyor bir adam: "Nurteen, hadisene be ya!"
Üçüncü katın penceresinden çıkıp “Ay dur!” diye bağırıyor şişko bir kadın nemrut yüzüyle. “Patladın mı ayol!”
“Yahu işe geç kaldım, atsana şunu, Allah Allaaah!” diyor adam.
Beş saniye geçmiyor, yoldaki beş altı kişinin faltaşı gibi açılmış gözleri önünde, kadın orada belirip elindeki altı yedi aylık çocuğu aşağıya fırlatıyor. Adam da rahatlıkla yakalayıp arabasına doğru yürüyor hızlı hızlı. Bir de söyleniyor durmadan: “Salak karı, daha annesine bırakıcaz, bi de Kadıköy’e dönücez, bir şey anlamıyor ki mankafa!"

...